Geçen hafta Kamerhan Turan'ın Operet Sahnesi'ndeki Piyano Resitaline gittim. Açık konuşmak gerekirse bildiğim bir isim değildi. Sezonun son etkinliğini kaçırmak istememiştim.
Girişte aldığım broşürden okuduğum özgeçmiş bir dünya müzisyenini dinlemeye gittiğimi söylüyordu. Heyecanlandım.
Kamerhan Turan olağanüstü bir performansla bir buçuk saatlik konserini (kondüvitsiz) tamamladıktan sonra coşkulu alkışlarla iki kere sahneye çağırdık. Teşekkür için küçük bir parça çaldı. Görevliler ışıkları ve kapıları "hadi gidin gari" mealinde açmasalardı 'bis'ler tekrarlanabilirdi.
Yalnız şu var ki çok üzücü, konserde hepi topu 200-220 kişiydik. Operet Sahnesi neresinden baksanız 600-700 kişilik bir sahne; ama biz orayı dolduramadık bile. Bu ayıpta ne Ankaralılar'ın suçu var ne de sanatçının suçu var. Tanıtım yok. Öyle bir konser olduğu bilinmiyor. Konser olduğu bilinse bile insanlar teşvik edilmiyor. Devlet Opera ve Balesi yalnızca kendi sitesinden satış yaptığı için resmi siteye üye değilseniz bilet bile alamıyorsunuz. Üye olsanız bile operalar için haber e-mail'i gelirken diğer etkinlikler için haber e-mail'i alamıyorsunuz.
Kısacası, bu tür etkinliklere karşı çok ilgili değilseniz etkinliklerin hiçbirinden haberdar olamıyorsunuz ve zamanla unutup gidiyorsunuz... ve sabah iş, akşam aş bir hayat yaşıyorsunuz.
Devlet sanata ve sanatçıya destek vermiyor. Bizde destek denilince illa para pul anlaşılıyor; oysa desteğin en büyüğü tanıtım, seyirci desteği. Güçlü, birikimli mazisi olan bir sanatçı için görkemli bir sahneye çıkıp da bir avuç kalabalık için çalmaktan daha yıkıcı ne olabilir. Sanatçının hayat iksiri alkış değil mi!
Şişirdiniz lan beni!.. Sabah sabah nereden aklıma geldiyse!.. Ben bir çay koyayım bari...
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder